Görgü.

Her can öğrendiklerini o hafta günlük hayatına nasıl tatbik edeceğini düşünsün, plan yapsın ve diğerleriyle açıklasın.

Görgü ne demek? Görgü kelimesi, “görmek”ten türeyen çok önemli bir kelimedir. Görgülü insanlar var, görgüsüz de. Görgü kuralları var, bize güzel davranmayı öğreten..Hem de Görgü Cemi var tabii. Her can görülmeli, yaşantısı gözden geçirilmeli.Bu bağlamda görgü, birbirimizin hayatını yaşantısını görmek anlamında. Haftadan haftaya birbirimizi görmeliyiz, Her hafta Yol’da menzil almamız için birbirimize yardım etmeliyiz, teşvik etmeliyiz, gerekirse sevgiyle şefkatla birbirimizi gayrete şevke getirmeliyiz. Cesaretlendirmeliyiz. Her hafta kelâma baktıktan sonra bir görgü sefasını uygularız.

Hak kitaplardan öğrendiklerimizi kesinlikle günlük hayatımıza uygulamalıyız. Soyut düşünceler olarak kalmamalı. Hemen o hafta somut, pratik adımlar atmalıyız. Zurnanın zurt dediği yer, uygulamada. Öğrendiklerimiz sadece kuru bilgi olarak kalırsa o gerçekleri boşuna öğrenmişiz demek. Mutlaka onları yerine getirmeliyiz, hayatımıza tatbik etmeliyiz. Söylem değil, eylem önemli. Lafla peynir gemisi yürümeeez!

O yüzden büyük küçük her can düşünmeli: Öğrendiklerimi nasıl hayatıma uygulayabilirim? Bu Hakikatler gerçekten Hak’tansa ve hayatımı değiştirmek için Hak bana gösterdiyse, bu hafta ne yapabilirim? Bir şey bulduktan sonra ne yapacağını diğer canlarla paylaşır. Bir plan yapar. Her can biraz kafa yorsun: Bu planımı yerine getirmek için hangi gün veya günler ne yapacağım? Ayrıntısına kadar düşünsün taşınsın. O planı diğerleriyle paylaşsın. Hatta bir not defterine not düşsün, unutmamak için. Lafta kalmasın!

Bir sonraki hafta, birbirinizi sorun. Dersiniz ki, “Hani geçen hafta şöyle bir plan yaptın, şunu yapacaktın ya? Yapabildin mi? Nasıl geçti? Güzel oldu mu? Yapamadıysanız, bu hafta yapabilmen için biz sana nasıl yardım edebiliriz?” Merhametli şefkatli bir şekilde birbirimizi iyiliğe doğru teşvik etmeliyiz, icabında hafifçe dürterek de olsa. Kâmilleşmemiz ancak bu yoldan olur. Yardımlaşma, dayanışma gerek. Tek tabanca takılmakla Yol’da menzil alınmaz, kâmil insan olunmaz! Birbirimize yardım etmemiz, desteklememiz, cesaretlendirmemiz, yüreklendirmemiz gerek her dem. Büyümek, olgunlaşmak, Yol’da ilerlemek aslında toplumsal bir olgudur, bireysel değil.

Her canın kendi küçük not defteri olsa iyi olur. O defteri her hafta aile muhabbetine getirir. Önceki hafta hangi plan kurduğuna bakar, uygulamada nasıl geçtiğini diğerlerine anlatır. Sonra kelâmdan yeni bir şeyler öğrendikten sonra, o hafta yeni öğrendiği şeyleri nasıl hayatına tatbik edeceğini yazar. Her hafta yeni yeni şeyler ekler. Böylece yavaş yavaş adım adım büyür, olgunlaşır, İnsan-ı Kâmil yolunda menzil alır. Bütün topluluk (aile eş-dost komşu akraba yakın çevre) hep birlikte Yol’da menzil alır. Aranızdaki sevgi-muhabbet, kardeşlik, paylaşım, eşitlik, barış, huzur ve esenlik de fazlalaşır, çoğalır.

Ayrıca, topluluk olarak diğer ailelere, komşulara, mahalleye nasıl bir ışık olabileceğinizi de düşünürsünüz. Muhtaçlar varsa, topluluk olarak onlara nasıl yardım edebilirsiniz? Bunu yapmak için de bir plan yaparsınız, hemen uygularsınız. Bahane uydurup geciktirmeyin. Nerede hareket orada bereket.

Sonra, eğer aranızda deyiş çalabilen söyleyebilen varsa hep birlikte deyiş dinleyin, hatta eşlik edin, hep birlikte söyleyin. İsterseniz ve yer müsaitse semah da dönün Hak aşkına. (Hak için ola, seyir için olmaya.)

En son, eğer kelâm okunmadan önce bir mum (çerağ, delil) uyandırılmışsa, dinlendirilir.